info@miraymedikal.com +90 (224) 441 33 34

ENFORMASYON

X

GÖZ ESTETİĞİ

Göz kapakları adeta bir kalkan gibi gözleri her türlü dış etkenlerden koruyup gözün nemliliğini, yüzey temizliğini sağlar. Dolayısıyla sağlıklı bir göz için sağlam ve işlevsel bir göz kapağına ihtiyacımız vardır.
Göz kapaklarında gördüğümüz  hastalıkları
Ptosiz(kapak düşüklüğü)
Entropyon(kapağın içe dönmesi)
Ektropyon(kapağın dışa dönmesi)
Kapak kenarlarındaki Tümoral Lezyonlar,
Bıetaroşlaşiz
olarak sıralayabiliriz.
Ptosiz üst göz kapağındaki düşüklüğe Ptosiz adı verilir. Ptosizin bir çok nedeni olmakla birlikte klinikte en çok konjenital yani doğumsal olanına rastlıyoruz. Doğuştan göz kapağını kaldıran kasın (levator kası) iyi gelişmemesi nedeniyle olur. Tedavisi askı cerrahisidir, genellikle çocuklarda görüldüğü için ameliyat genel anestezi altında planlanır.
Yaşa bağlı olarak levator kasınınzayıflaması nedeniyle gördüğümüz Ptozlarda kas tansiyonu genellikle iyi olduğu için cerrahi yöntem tercihidir ve operasyon lokal anestezi altında gerçekleştirilir.
 Kapaklara ait şekil bozuklukları görülebilir. Entropyon alt göz kapağının çeşitli nedenlerle (yaş, travma, yüz felci) içe doğru dönmesidir. Hastalarda göz yaşarması, kirpik batması, korneal iritasyon sıklıkla görülen bulgulardır. Ektropyan göz kapağının dışa dönmesidir. Hastalarda en sık görülen yakınmalar kızarıklıklar, ağrı, sulanma, ışığa ve rüzgara hassasiyettir. Ektropyon ve Entropyonun tedavisi lokal anestezi altında yapılan basit cerrahi girişimlerdir.
Kapaklarda yaşlanmaya bağlı olarak çıkan diğer bir değişiklikte Bletaroşlesiz yani alt ve üst kapak derisinin torbalanması yağ dokularının fıtıklaşmasıdır. Genellikle 40 yaş üzerinde görünmekle beraber genetik yatkınlığı olanlarda daha erken yaşlarda da rastlanır. Hastalar sıklıkla yorgun görünümden ve kapak üzerindeki ağırlık hissinden şikayetcidirler. Tedavi seçeneğimiz lokal anestezi altında planladığımız cerrahi girişimidir.

 

X

RETİNA

Retina, görmemizi sağlayan ışığa duyarlı hücreler ile sinir liflerini içeren tabakadır. Retina adını verdiğimiz ağ tabakası tıpkı bir duvar kağıdı gibi göz küresinin arka iç duvarını kaplar. Retina milyonlarca görme hücresi ve bunların bağlı olduğu sinir hücrelerinden oluşur. Bu sinir hücrelerinin uzantıları (yaklaşık 1,5 milyon) bir araya gelerek görme sinirini oluşturur. Bu hücreleri besleyen damarlar da retinanın içinde yer almaktadır. Retinada merkezi görmeyi sağlayan, ışığın odaklandığı, özelleşmiş bölgeye makula (sarı nokta) denilmektedir.
En sık uğraştığımız retina hastalıkları;
Retinadaki bozukluk, görüntünün oluşmamasına, göz sinirindeki bozukluk da görüntünün beyne ulaşmamasına veya eksik ulaşmasına neden olur. Kişi görme yeteneğini kaybeder.
Dünyagöz Hastanesi’nin Retina Hastalıkları Departmanı’nda, Retina ve Göz İçi Jelini (vitreous) ilgilendiren tüm hastalıkların teşhis ve tedavisi, dünyada geliştirilmiş son teknoloji kullanılarak yapılmaktadır. Bu tedavileri retina konusunda uzmanlaşmış ve dünya çapında bu konuda isim yapmış uzman hekimlerimiz gerçekleştirmektedir. Göz içi mikrocerrahi ameliyatları özel eğitimli bir ekibin yanı sıra eksiksiz bir cihaz ve alet zinciri gerektirdiğinden, bu ameliyatlar sadece bazı üniversite hastaneleri ve başta Dünyagöz Hastanesi olmak üzere birkaç özel merkezde yapılabilmektedir.
Retinayı tehdit eden en önemli iki hastalık diabet ve hipertansiyondur. Hastanemizde bulunan uzman hekimlerden ve eğitimli personellerden oluşan retina departmanı, retina hastalarımıza eksiksiz göz sağlığı hizmeti vermektedir.
Retina Hastalıklarının Belirtileri
• Ani veya yavaş görme kaybı,
• Kırık-eğri görme
• Işık çakmaları,
• Sinek uçuşmaları,
• Göz önünde dolaşan cisimler,
• Görüşün perdelenmesi,
• Gelip geçici ve kısa süreli görme kaybı,
• Görüş alanında karanlık bölgeler oluşması.
Retina Hastalıkları nelerdir?
• Retinanın damar hastalıkları
• Şeker hastalığına bağlı hastalıklar
• Retina damar tıkanmaları
• Retina dekolmanları
• Yaşa bağlı makula dejeneresansı (YBMD),
• Yaşa bağlı makula (sarı nokta) hastalıkları
• Diğer makula (sarı nokta) hastalıkları
• Retinanın doğumsal hastalıkları
• Retina içi ve altı kanamalar,
• Retina altında sıvı birikmesi,
• Retinanın damarsal hastalıkları,
• Doğumsal ve herediter hastalıklar,
• Retina tümörleri
Nasıl teşhis edilir ?
Retina bozukluğunun tipine göre, tıbbi tedavi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi gerekebilir. Erken teşhis tedavinin ilk basamağıdır, bu nedenle göz check-up’ında standart göz muayenesine ek olarak yapılması gerekebilen muayeneler şunlardır;
• Ekzoftalmometre ile kontrol,
• Derinlik hissi muayenesi ,
• Renk görme muayenesi
• Korneal topografi ,
• Görme alanı,
• Göz ultrasonografisi ,
• Biometri,
• Pakimetri,
• Göz yaşı testi: Schiermer testi ve Florescein kırılma testi,
• Kontrast duyarlılık testi.
 
Retina Dekolmanı Nedir?
Retina dekolmanı her yıl 10.000 de 1 kişide gözlenen, görmeyi ciddi şekilde tehdit eden bir göz problemidir. Orta yaş ve üzerinde daha sık olmak üzere her yaşta ortaya çıkabilir. Acil olarak tedavi edilmezse, kısmi veya tam görme kaybına neden olabilir.
Retina dekolmanı, retina sinir tabakasının altındaki pigment epitelin tabakasından ayrılmasıdır. Çoğunlukla retinada oluşan yırtık veya delikler yüzünden, bu iki tabakanın arasına sıvı sızmasıyla gelişir. En sık, yüksek miyop hastalarında görülür. Retina tabakası gözün ön-arka çapı arttıkça gerilir ve üzerindeki gerilme alanı incelmeye ve bozulmaya başlar. Bazı ailesel veya dejeneratif hastalıklarda ve enfeksiyonlarda da retina çevresinde yer yer incelme ve bozulmalar oluşabilir. Bu arada aynı sebeplerle vitreus jeli de homojenliğini kaybetmeye ve bozulmaya başlar, jel kıvamı değişir ve yavaş yavaş retinadan ayrılır. Bu ayrılmaya vitreus dekolmanı denir. Bu arada büzülen ve yer yer opaklaşan vitreus dokusu gözün içinde görme aksından geçtikçe, kişi tarafından gözün önünde uçuşan sinek veya sis perdesi olarak algılanır.
Retina Dekolmanı Sebep ve Belirtiler
Retina dekolmanı, retina sinir tabakasının altındaki pigment epitelin tabakasından ayrılmasıdır. Çoğunlukla retinada oluşan yırtık veya delikler yüzünden, bu iki tabakanın arasına sıvı sızmasıyla gelişir. En sık, yüksek miyop hastalarında görülür. Retina tabakası gözün ön-arka çapı arttıkça gerilir ve üzerindeki gerilme alanı incelmeye ve bozulmaya başlar. Bazı ailesel veya dejeneratif hastalıklarda ve enfeksiyonlarda da retina çevresinde yer yer incelme ve bozulmalar oluşabilir. Bu arada aynı sebeplerle vitreus jeli de homojenliğini kaybetmeye ve bozulmaya başlar, jel kıvamı değişir ve yavaş yavaş retinadan ayrılır. Bu ayrılmaya vitreus dekolmanı denir.
Retina çevresindeki incelmiş, bozulmuş sahaların varlığında, büzülen vitreus retinadan ayrılırken, retinada çekintiler oluşabilir. Bu çekintiler nadir olarak sağlıklı retinaya sahip kişilerde de gelişebilir. Retinada çekintiler hasta tarafından “ışık çakmaları, flaş patlamaları” gibi algılanır. Bu ışık çakmaları bazen kısa süreli olabilir, bazen de günlerce sürebilir. Bazı hastalarda ise hiç hissedilmeyebilir.
Vitreusun büzülmesi sonucu retina tabakasında oluşan bu çekintiler, incelmiş ve yapısı bozulmuş olan retina çeperindeki sahalarda yırtılmalara ve delinmelere sebep olabilir. Yırtılan retina tabakasından bir damar geçiyorsa, bazen bu damar koparak göz içinde bir miktar kanamaya sebep olabilir. Bu durum hasta tarafından “kurum yağıyormuş” gibi algılanır.Retinada yırtık veya delik oluşmuşsa vitreus içindeki sıvı bu yırtıkların içinden geçerek,retina sinir tabakasını yapışmış olduğu pigment tabakasından ayırır.Bu durum retina dekolmanı olarak adlandırılır. Altındaki dokudan ayrılan retina bölgesinin görme fonksiyonu kalmaz ve hasta tarafından o bölgenin tam aksinde ‘bulanıklık, kara leke veya perde hissi şeklinde görüntü kaybı hissedilir. Retina dekolmanı bazen bir bölgede sınırlı kalabilir, ama çoğunlukla ilerleyicidir.
Makula (gözün görme merkezi) altındaki dokudan ayrılınca merkezi görme kaybolur. Uzun süreli dekolmanlarda göz içi dengeler bozulur ve göz küresi küçülmeye başlar. Göze gelen ani, şiddetli veya delici darbeler, dekolman sebebi olabilirler. Diabet ve bazı dejeneratif hastalıklarda vitreusta retinayı çeken bantlar oluşarak traksiyona bağlı dekolmanlar gelişebilir. Nadiren dekolman bazı enfeksiyon, tümör veya özellikle hamilelikte ortaya çıkan tansiyon krizlerinde, gözde hiç yırtık olmadan da gelişebilir.
Retina Dekolmanı Teşhis
Retina çevresindeki ince bozulmuş olan sahaları, buralardaki delik-yırtıkları ve dekole bölgeleri tespit etmek için göz bebekleri damlalar ile genişletilir.Göz hekimi çeşitli mercekler kullanarak muayene mikroskobuyla gözün içini çepeçevre inceler.Bunun sonucunda göz içindeki yırtık veya dekolman tespit edilmiş olur. Gerekirse (kataraktveya kanama nedeni ile retina görülemiyorsa) göz ultrasonografisi yapılır.

X

EXCİMER LASER

Excimer Laser miyopinin (uzağı net görememe) tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemdir.
Excimer Laser ile korneada fotoablasyon (traslamal ve vaporizasyon (buharlaştırma) meydana getirilir. Böylece her ışın vuruşu ile bir parçadoku daha alınır ve sonuçta kornea çok hassas bir ayarla traşlanır. Laser ile uygulama en fazla miyopinin düzeltilmesinde kutlanılır. Miyopide lazer ile kornea merkezi düzleştirilerek normal görme sağlanır. Uygulama öncesi hasta, detaylı tam bir oftalmolojik (göz muayenesi) muayeneden geçirilmelidir.
LASIK ise Excimer Laser tedavisinde uygulanan yöntemin ismidir.Excimer Laser Lasik yöntemiyle miyop-hipermetrop-astigmat gibi korneanın KIRMA KUSURLARI düzeltilerek net görme sağlanır.
Son derece güvenli olan bu lazer operasyonunda herhangi bir acı söz konusu değildir.Operasyonun süresi ortalama 10 dakikadır. LASIK müdahalesinin ardından 2-3 saatlik dinlenme süresini takiben iyi bir güneş gözlüğü ile kişi günlük aktivitelerine dönebilir.

KİMLER LAZER OLABİLİR ?
18 yaşından büyük, miyop, hipermetrop, astigmat ya da mixed astigmat olanlar
Presbiyoplar (yaşa bağlı yakın problemi)
Genç yaştakiler için son bir yıldır gözlük numaralarının değişmemiş olması gerekir.

KİMLER LAZER OLAMAZ ?

• Keratokonus’ta (kornea’da incelme ve şekil bozukluğu yapan bir hastalık)
• Kornea dokusu yeterli kalınlıkta olmayanlara,
• Kontrol edilemeyen üveiti (göz içi iltihabı) olanlara,
• Göz tansiyonu hastalarına,
• Şiddetli ‘’kuru göz’’ vakalarına,
• Gebelere ve lohusalara,
• Şeker hastalığı, ileri derecede böbrek hastalığı gibi problemi olanlar.

LAZER TEDAVİLERİ
Excimer Lazer ile göz kusurlarının tedavisi uzun zamandan beri başarı ile uygulanmaktadır. Her geçen sene ile tecrübelerimiz artmakta, daha ince tedavi yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Genel olarak bütün yöntemlerde kullanılan lazer aynıdır ve Argon-Florid gazı ile çalışan, Excited Dimer kelimesinin kısaltması olan Excimer Laser kullanılmaktadır. Tedavi tiplerinin farklılığı, kapakçığı kaldırma yöntemlerinin farklı olması veya lazerin tedavi edici artış profilinin değişmesi ile belirmektedir.
Şimdi bu farklılıkları kısaca anlatmaya çalışalım;

KAPAKÇIK KALDIRMA YÖNTEMİNE GÖRE:
Standart  Lasik

Günümüzde en yaygın olarak kullanılan yöntem olan LASİK, laser assisted in-situ keratomileusis tanımlamasının kısaltılmış şeklidir. Bu yöntem, gözümüzün saydam dokusundan özel bir alet yardımıyla (mikrokeratom) ince bir kapakçık kaldırılması ile başlar .Daha sonra kapakçığın altındaki dokuya numaranıza uygun miktarda lazer uygulanır. Kapak yerine geri kapatılır ve kendi kendine yapışana kadar beklenir ve bu arada kurutulur.

Femtosecond Lazer (Intraİase veya Femtec)
Standart lazerden tek farkı kapakçığı, oluşturma yöntemidir. Intralase veya Femtec kullanılan aletin firmalarının isimleridir ve bu aletler yardımıyla kapakçık lazer ile kaldırılır. Bunun dışındaki bütün aşamalar standart lasik ile aynıdır.

Lasek
Kornea kalınlığı yeterli olmayanlarda, ufak numaralarda veya kapakçık kaldırılmasının istenmediği durumlarda kullanılan yöntemdir. Alkol çözeltisi yardımı ilekorneanın en üst hücre tabakası yerinden kaldırılır ve kenara sıyrılır. Ortaya çıkan dokuya lazer uygulanır. Hücre dokusu dikkatlice yerine geri yayılır.Yapıştırmayı tam sağlamak için yeteri kadar bekledikten sonra kontakt lens konularak işlem bitirilir.

LAZER IŞINI TEDAVİ PROFİLİNE GÖRE:
Standart Uygulama
Wavelight firmasının AllegrettoQ-Wave cihazının üstün özellikleri sayesinde standart tedavilerde bile korneanın ortası ile kenarına denk gelen ışınlar birbirinden farklı, anatomiye en uygun şekilde olmalıdır. Bu sayede operasyon sonrası görme kalitesi en yüksek seviyeye ulaşabilmektedir.

Wavefront
Gözün sadece numarası değil, bir bütün olarak bütün kırıcı ortamlarının düzensizliklerini gidermek amacı ile kullanılan kişiye özel bir yöntemdir. Wavefront analyzer ile gözünüzün korneadan retinasına kadar bütün yapısı incelenir ve daha detaylı bir ölçüm ortaya çıkar. Bu ölçüme göre sadece sizin gözünüze özel birtedavi şekli ve numarası belirir.
Genellikle görme seviyesi   yüzde yüze ulaşamayan veya daha önce lazer olmuş ve düzensizlik kalmış kişilerde daha iyi sonuç vermektedir. Bu yöntemin uygun olup olmayacağı yapılacak ölçümlerden sonra ortaya çıkar ve herhangi bir yöntem ile uygulanabilir (Lasik, Femtosecond veya Lasek).

Q-Lasik
Q-Lasik lazer tedavilerinin arasında en güncel yöntemlerden biridir. Yine herhangi bir kapak kaldırma yöntemi kullanıldıktan sonra korneanın asferik düzenini sağlayan (asferisite) yöntemdir. Işık parlamaları bu tedavi yönteminden sonra standart uygulamaya göre çok daha azalırken, kontrast duyarlıkta (gözün belirli parıltılara sahip iki komşu cismin parıltıları arasındaki farkı görebilme yeteneği) artış olabilmekledir Doğru ayarlama ve uygulama standart lazere göre biraz daha uzun ve zahmetli olmakla beraber görme kalitesindeki artış her şeye değmektedir.

Topo-lasik
Korneanın astigmat değerlerindeki düzensizlikleri kişiye özel, topografiye bağlı yöntem ile tedavisidir. Bu tedavi ile düzensiz astigmatlarda çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.

LAZER TEDAVİSİNİN AVANTAJLARI NELERDİR? 
• İşlem için hiçbir iğne,narkoz vs. gerek duyulmaz.
• Tedavi öncesi hasta hazırlık süresi 2-3 dakika, lazer süresi ise 15-20 saniyedir.
• Hastanın iki gözü birlikte ameliyat edilebilir.
• Hasta tedavi sonrası gözü bantlanmadan gönderilir.
• Hasta yürüyerek evine gidebilir.
• Tedavi sonrası uzun süre ilaç kullanmak gerekmez.
• Yüksek dereceli bozukluklarda da başarılı sonuç alınır.
• Tedavi sonrası ileride gözde başka rahatsızlıklara sebep olmadıkları gibi, gözde oluşabilecek diğer rahatsızlıkların (göz tansiyonu, katarakt, retina hastalıkları vb. ) tedavisine engel teşkil etmezler ve tekrar uygulanabilirler.

X

DİYABETTE GÖZ

Pankreastan salgılanan insülin hormonunun, tamamen ya da kısmen eksikliğine bağlı olarak gelişen, kan şekeri yüksekliği ile kendini gösteren bir hastalıktır. Kalıtım, şişmanlık, hareketsizlik ve yüksek tansiyon hastalığı diyabete yakalanma riskini artırır. Çok susama, idrara çıkma, acıkma, kilo kaybı ve yorgunluk hastalığın en iyi bilinen belirtileridir. Ayrıca, hamilelik, hipertansiyon, böbrek hastalığı ve anemi varlığı şeker hastalarında göz tutulumunu kötü yönde etkileyebilmektedir. 

İki tür diyabet vardır:
1. İnsuline bağlı diyabet , tip 1 olarak da bilinmektedir. Sıklıkla 10 ile 20 yaşları arasındaki insanlarda gelişmesine rağmen, daha yaşlı insanlarda da ortaya çıkabilir.
2. İnsuline bağlı olmayan diyabet , tip 2 olarak da bilinmektedir ve sıklıkla 50 ile 70 yaş arasındaki insanlarda gelişir.
DİYABETTE GÖZ
Diyabet gözde katarakt, glokom ve en önemlisi diyabetik retina hastalığına sebep olarak görme azalmasına yol açabilir. Diyabetlerde görme kaybı gelişme ihtimali normalden 25 kez daha fazladır. 20-65 yaş arasındaki görme kaybının en sık sebeplerinden biri olarak ortaya çıkar. Diyabetik hastalarda göz hasarı gelişme ihtimali 10 yıllık diyabetiklerde %20, 30 yıllık diyabetiklerde %80 civarındadır. Fakat hastalığın teşhis ve tedavisindeki gelişmeler sayesinde , zamanında yapılan girişimlerle görmeyi ciddi şekilde etkileyen hasarlara günümüzde daha düşük oranlarda rastlanmaktadır.
 TANI VE TEDAVİ
Anatolia Göz’de tanı için öncelikle hastanın gözünün retina tabakası incelenir. Eğer diyabetik retinopati bulguları mevcut ise retina damarlarının muayenesi anjiyografi ile tamamlanır. Anjiyografi de, tıkalı damar ve yeni damar oluşumu saptanırsa yapılacak laser tedavisi hastanın görmesini koruyacaktır. Göz içi kanama mevcut ise ultrasonografi uygulayarak gözün arka bölümünün durumu incelenir. Gözde retina damarlarında tıkanıklıklar veya yeni damar gelişimi saptanır ise hastaya laser tedavisi uygulanır. Bu tedavi gözde tıkalı olan bölgedeki oksijen ihtiyacını karşılamak için gelişen anormal damarların oluşumuna dolayısı ile kanamalara ve gözün kaybına engel olur. laser tedavisi, görmenin azalmasını önler. Vitrektomi dediğimiz ileri mikrocerrahi yöntemi ile göz içine girerek hasar veren dokuları temizlenip,hastalara görme kazandırılabilir.
 
DİYABETİK RETİNA HASTALIĞI
Diyabetin en önemli komplikasyonu retinada sinir tabakasında oluşan bozukluklardır. Retinada ödem (su tutulması), kanama odakları ve yeni damarlanmaya yol açabilmektedir. Bu yeni oluşan hassas damarlar da kanayarak göz içi kanama ve retina dekolmanı oluşturabilmaktedir. Hastalığın daha ileri evrelerinde göz tansiyonu oluşabilmektedir.
 1. BAŞLANGIÇ DÖNEMİ
Yapısı bozulmaya başlayan retina damarlarının bir kısmı yer yer daralmalar gösterirken, bir kısmı da genişleyip baloncuklar oluştururlar. Bu bozulmuş damarlardan kan ve sıvı sızmaya başlar. Böylece retinada ödem denilen birikintiler oluşur. Bu dönemde görme genellikle etkilenmemiştir, fakat görmeyi engelleyecek olayların öncüsü olarak kabul edilir. Bazı durumlarda sızıntılar makülada (gözün detay görme merkezi) toplanarak özellikle yakın görmeyi bozabilir. Bu durum maküla ödemi olarak adlandırılır. 15 yıllık diyabetiklerin %80’inde başlangıç dönem hastalarına rastlanır.
2. PROLİFERASYON DÖNEMİ
İyice daralıp tıkanan damarların besleyemediği sahalar oksijen ve kansız kaldığı için bozulmaya başlar. Bu sahalarda yelpaze şeklinde yani damar oluşumları ve zar oluşumları ortaya çıkar. Yani damarların kenarları çok incedir, kolay kanayabilirler. Fibrotik zar ise maküla üstünü örterek veya çekintiler yaparak görmeyi bozablir. Görme kanamalarının ve çekintilerin makülayı etkilediği oranda azalır. Diyabetiklerin %20’sinde proliferasyon dönemi belirtileri izlenir.
3.İLERİ DİYABETİK GÖZ HASTALIĞI
Gözün içini dolduran vitreus denilen yapının hareketleri veya büzülmesi, yeni damar ve fibrotik zar oluşumlarını çekmeye başlar. Zaten ince olan damarlar kanama yapar ve göz içini doldurur (Vitre içi kanama). Çekilen fibrotik zarlar da retina dokusunun yırtılmasına ve hasarına neden olurlar (traksiyonlu retina dekolmanı). Ayrıca yeni damarlar göz sıvısının dışarı aktığı yolları etkileyerek göz tansiyonunu yükseltebilirler.
BELİRTİLER VE TEŞHİS
Diyabetik retina hastalığında şikâyetler makülanın etkilenmesi, yani görmenin azalmasıyla başlar. Bazen çok ilerlemiş diyabetik göz hastalığı yıllarca belirti vermeyebilir. Hamilelik, yüksek tansiyon ve ağır enfeksiyonların diyabetik retina hastalığını arttırdığı kabul edilmektedir. Diyabetik retina hastalığından en iyi korunma yolu düzenli göz muayenelerinden geçmektedir. Diyabetik retina hastalığı göz doktoru tarafından basit yöntemlerle tespit edilebilir. Her hastanın en az yılda 1 kez göz muayenesinden geçmesi önerilir. Diyabetik retina hastalığı bulguları tespit edilen hastalarda göz dibi anjiyosu yapılarak retinada damar düzeyindeki hasarlar görüntülenir.
 GÖZDİBİ ANJİOSU (FFA)
Fundus Flourescein Anjiografisi (FFA) denilen gözdibi anjiosu da son derece kolay bir muayene yöntemidir. Göz bebekleri damlalarla genişletilir. Kol damarlarından floresan bir boya maddesi verilerek boyanın göziçi damarlarında dolaşımı gözlenir ve fotoğrafları çekilir. Böylelikle damarlardan sızıntılar, kanamalar, birikintiler, beslenmeyen sahalar, yeni damarlar, zar oluşumları ve diğer hasarlar tespit edilir. Bu sayede tedavi edilecek sahalar belirlenmiş olur. Göz dibi anjiosunun diyabetik retina hastalığı başlamamışlarda kontrol amacıyla yılda bir kez, retina hastalığı belirtileri başlamış olanlarda, 6 ayda bir yapılması tavsiye edilmektedir.
 LASER FOTOKOGÜLASYON
Diyabetik göz hastalığında retina tabakasındaki bozuklukları ve hastalıkları düzeltmek amacıyla kullanılır. Laser tedavisi ağrısız bir işlemdir: Göz bebekleri damlalarla genişletilir. Göze bir muayene merceği takılır. Laser yapılırken, hastanın tek hissettiği ışık parlamalarıdır. Diyabette retinaya laser 2 şekilde uygulanır. Sadece lokal bir hasar veya ödem varsa, yalnız o bölgeye laser uygulaması yapılır. Diyabetik hasar sadece bir sahayla sınırlı değilse, maküla bölgesi hariç tüm retinaya birkaç seans boyunca laser uygulanır. Proliferasyon safhasındaki diyabetik retina hastalıklarında uygulanır. Tedavi, çoğunlukla laserle yapılmakta ve ana hatlarıyla ikiye ayrılmaktadır:
Birincisi, retinada yeni oluşan damarların gerilemesini sağlayacak şekilde laser yapılarak göz içine kanama, retina dekolmanı ve glokom oluşması engellenir. Çoğu hastada istenilen sonuç elde edilmekle birlikte, bazen yapılan etkin laser tedavisine rağmen bu komplikasyonlar oluşabilmektedir.
İkincisi, maküla denilen görme merkezinde su toplanması olan hastalarda ödemi azaltmak veya yok etmek için yapılan laser tedavisidir. Tedaviyi takiben ödem kaybolsa veya azalsa bile görme artmayabilir. Bunun için, bu lezyonlar ne kadar erken tedavi edilirse, görme o kadar iyi düzeyde kalmaktadır. Bununla birlikte, tedavi sonrası görmenin daha iyileştiği veya daha kötüleştiği de olmaktadır.
Laser tedavisine rağmen göz içine kanama, retina dekolmanı ve glokom olan veya makula ödeminin devam ettiği durumlarda vitrektomi ameliyatı yapılmaktadır. Anatolia Göz’de vitrektomi ameliyatlarıyla başarılı sonuçlar elde edilmektedir .
Hastalar hangi şikayetlerle doktora başvurur?

Hastalarda, genelde yavaşça ilerleyen görme azalması olabileceği gibi ani görme kayıpları da olabilir. Bununla birlikte, hastaların gözlerinde hasar başlamasına karşın görmeyle ilgili hiçbir şikâyetleri olmayabilir. Bu da, şeker hastalarının muayenelerinin, diyabetologla birlikte göz doktoru tarafından yapılmasının önemini göstermektedir. Erken teşhis ve tedavi ve sık kontrollerle birçok diyabetli hastada ciddi görme kayıpları engellenebilmektedir.

X

ŞAŞILIK

Şaşılık nedir ?
İki gözün, uzaktaki bir cisme baktıklarında, optik eksenlerinin paralelliklerinin bozulmasına şaşılık denir. Yapılan araştırmalarda toplumun yüzde 2 sinde belirgin olan şaşılığa rastlanmıştır. Yüzde 4 ünde ise gösterilemeyen üç boyutlu görme kusurları bulunmaktadır. Şaşılık büyük ölçüde göz tembelliğine (ampliopi) yol açmaktadır. Zamanında teşhis ve tedavi edilmediği takdirde ilerleyen yaşlarda tedavisi mümkün olmamaktadır. Şaşılık bir tembellik sebebi olup, bu yönüyle de ayrı bir önem arz eden hastalıktır. Şaşılığın, yatay kaymalar (içe-dışa) ve dikey kaymalar (yukarı-aşağı) olmak üzere çeşitli şekilleri vardır.
Çocuklardaki göz kaymalarında anne-babalar nelerden şüphelenmelidirler:
* Çocuktaki bakış pozisyonunda gözlerdeki asimetrizm.
* Çevreden insanların bu durumu belirtmeleri.
* Çocukta anormal baş pozisyonu, çocuğun başını yana eğmesi, dik tutamaması.
* Çocuğun görmesinde problem varsa, özellikle televizyona yakından bakıyorsa hem kırma kusurları açısından hem de şaşılık açısından şüphelenilebilir. 

Yalancı Şaşılık 
Kimi bebeklerin gözleri genellikle sanki paralel bakmıyormuş gibi durabiliyor. Bunun nedeni, bebeklerin burun kökünün geniş olması. Bir başka sebebi ise gözlerde epikantus denilen burun kısmında bir cilt katmanının bulunması. İşte bu nedenlerden dolayı bebeğin gözlerinde şaşılık varmış gibi bir görünüm oluşabiliyor. Çocuk büyümeye başladığında ise paralelinde burun büyüyor, deri kıvrımları geriliyor ve yüz normal bir görünüm kazanıyor. Bunun sonucundayalancı şaşılık durumu da kendiliğinden kayboluyor. Ancak bazı çocuklarda göz kayması gelişme çağında da devam ediyor. Dolayısıyla göz kaymasının gerçek olup olmadığını ancak bir göz doktoru ayırt edebileceği için bebeğin mutlaka bir göz muayenesinden geçmesi gerekmektedir. 

1- Küçük Yaşta Kaymalar : 

Nedenleri : 
– Zor Doğum
– Zor hamilelik dönemi veya hamilelikte geçirilen ağır hastalıklar 
– Annenin hamilelik sırasında bazı ilaçları kullanması 
– Anne – babanın akraba olması
– Küçük yaşta geçirilen ağır ve ateşli hastalıklar 
– Küçük yaşta geçirilen havaleler 
– Şiddetli düşme 
– Görme bozukluğu 
– Ailede gözü kayan veya göz bozukluğu olanlar 

Çeşitleri :
Tek Gözde devamlı Kayma : En sık rastlanan türdür. Genelde içe kayma şeklindedir ve kaymaya sıklıkla hipermetropi / hipermetropik astigmatizma eşlik eder. 
Bazen de dışa kayma şeklindedir ve buna genellikle miyopi / miyopik astigmatizma eşlik eder. 
İki Gözde Kayma: Bu çeşit kaymalarda anne-baba daha üzgündürler; halbuki iki gözün kayması daha kolay tedavi edilir. 

Tedavi : 
– En önemlisi çocuğun göz doktoruna erken götürülmesidir 
– Önce varsa görme kusuru düzeltilmeli ve gerekli gözlükler verilmelidir
– Sonra gerekirse kapama yapılmalıdır
– Eğer kapama yapılamazsa, göz bebeğini büyütücü ilaçlarla kapama etkisi sağlanmalıdır
– Gerekirse özel aletlerle pleoptik tedavi uygulanmalıdır
– Yeterli olmayan durumlarda cerrahi müdahale yapılmalıdır.

2- İleri Yaşlarda Göz Kaymaları: 

Genelde trafik kazası, darbe gibi travmalardan sonra veya şeker hastalığı, beyin, göz tümörleri gibi nedenlerden oluşurlar: Tedavileri nedene yöneliktir.
Genel olarak şaşılık tedavileri :
1)Optik tedavi 
UK/U oranının normal olduğu akomodatif şaşılıklarda en geçerli tedavi yöntemi gözlüktür. Şaşılığın başladığı yaştan itibaren çocuğa sürekli gözlük taktırılır. UK/U oranının yüksek olduğu olgularda bifokal (uzağa ayrı, yakına ayrı dioptrili) gözlük verilir.
2) Binoküler görmenin (iki gözle üç boyutlu görme) düzeltilmesi: 
Şaşılık tedavisinin en güç aşaması binoküler görmenin düzeltilmesidir. Bunun için kaymanın ve tembelliğin daha önceden tedavi edilmiş olmaları gerekir. Binoküler görme özel alet ve yöntemlerle geliştirilmeye çalışılır. 

3) Ambliyopi tedavisi 
Çeşitli yöntemler arasında en çok kullanılan kapatma yöntemidir. Sağlam göz kapatılarak tembel gözün çalışması sağlanır. Çocuklarda kapatılan gözün bir süre sonra tembelleşeceği dikkate alınarak, iki yaşına kadar olan çocuklardan kapatma dönüşümlü olarak uygulanır. İki yaşıyla altı yaş arasında görme derecesi saptanabileceğinden sağlam göz sürekli kapatılır ve her hafta görme derecesi ölçülür
4) İlaç tedavisi
Ufak çocuklarda kapama yapılamıyorsa sikloplojik ilaçlar ile bir süre tedavi yapılır.

5) Cerrahi tedavi 
Çoğunlukla akomodatif olmayan ve kısmi akomodatif şaşılıklarda uygulanır. Bu yöntemle göz dışındaki kasların çekme kuvvetleri azaltılır veya çoğaltılır.
Şaşılığın Cerrahi ile Düzeltilmesi Nasıl Olur? 
Gözler göz küresinin dışında 6 çift kas ile hareket eder.Strabismus cerrahisinde göz yönlere çeviren bu kaslar zayıflatılır veya kuvvetlendirilir. Çocuklarda cerrahi müdahale için anestezi gereklidir. Sağlıklı çocuklar ameliyattan bir iki saat sonra eve gidebilirler. İyileşme Ameliyattan sadece 2-3 gün sonra okula dönebilirler.

Cerrahi Ne Zaman Yapılmalıdır? 
Genel bir kural olarak şaşılık mümkün olan erken yaşta yapılmalıdır. Gözleri doğuştan içe kayan çocuklarda bir yaşını tamamlamadan yapılan cerrahi binoküler görmeyi daha olanaklı kılar. 

Strabismus Cerrahisinin Riskleri Nelerdir? 
En büyük risk şaşılığı tamamen ortadan kaldırmak için birden fazla cerrahi gerekmesidir. Her cerrahi müdahalede olduğu gibi küçük de olsa enfeksiyon riski, kanlanma görülebilir.

X

GÖZ TANSIYONU

Glokom (Göz Tansiyonu) nedir?
Glokom erken teşhis ve tedavi edilmediği takdirde sonucu görme kaybına kadar varabilen sinsi bir hastalıktır. Bu sebeple her yıl düzenli göz muayenesi olarak göz tansiyonu kontrol edilmelidir.
Glokom, görme siniri hasarının oluştuğu bir dizi durum için kullanılan bir terimdir. Glokomun başlıca nedeni göz içindeki basıncın yüksekliğidir. Görme sinirinin dolaşımının bozulduğu, doku zaafiyeti veya yapısal bozuklukların görüldüğü durumlarda görme siniri basınca daha duyarlı hale gelebilir ve basınç yükselmeksizin de hasar gelişebilir.

X

KATARAKT

Katarakt, gözdeki doğal merceğin saydamlığını kaybetmesidir. Saydamlığı bozulan lens isli, buzlu veya lekeli cam gibi olur ve görme ile ilgili şikayetler başlar. Cisimler şekilsiz bulanık veya zayıf görülür. Göz yorgunluğu ve baş ağrısı oluşur.
Gözün içerisinde doğuştan var olan lensin yapısı protein ve sudan oluşur. Proteinin özel dizimi, lensin saydam ve ışığı geçirebilir özellikte olmasını sağlar. Yıllar geçtikçe küçük protein molekülleri yığılmaya başlar ve sonunda lens saydamlığını kaybeder. Bu bulanıklık ışığı geçiremeyecek kadar bütün lensi kapladığında olgunlaşmış katarakt ortaya çıkar.

Katarakt neden oluşur?
• Katarakt genellikle yaşa bağlı oluşur.
• Katarakt yeni doğan bebeklerde, çeşitli metabolizma hastalıklarıyla beraber görülebilir.
• Göze gelen darbeler sonucu oluşabilir.
• Diyabet hastalarında oluşabilir.
• Göz içi iltihapları sonrasında oluşabilir.
• Uzun süreli kortizon kullanımı sonrasında oluşabilir.
Genellikle yaşlanmanın etkisiyle katarakt oluşumuna rastlanır. Yaşlanan insanlarda kırışıklıklar ve saçtaki beyazlamalar gibi kataraktla da karşılaşılır. Bunun dışındaki nedenleri ise travmalardan sonra, aşırı X ışını ya da güneş ışığına maruz kalınması, sigara kullanımı, genetik faktörler, gözdeki yaralar, doğuştan gelen hastalıklardır.

Kataraktın belirtileri…
• Çift görme
• Şekilsiz veya bulanık görme
• Renklerin zor veya soluk algılanması (özellikle mavi)
• Akşamları görmede zorluk yaşanması veya gece körlüğü
• Parlak ışıkların etrafında hare ya da kamaşma
• Kontakt lens veya gözlük numaralarının sık sık değişmesi
• Derinlik hissinin kaybı
• Göz yorgunluğu ve baş ağrısı
Bu belirtiler başka bir hastalığın da semptomları olarakda algılanabilir. Bu sebeple detaylı göz muayenesi teşhis için çok önemlidir. Katarakt az olduğu zaman görmede herhangi bir farklılık hissedilmeyebilir. Katarakt genelde yavaş ilerler. İlerledikçe net görüş kaybolmaya başlar. Bazı hastalarda katarakt zamanla ilerlediğinden yakını daha iyi görmeye başlarlar. Bu durum geçicidir. Bu belirtilerden herhangi biri varsa göz doktoruna muayene olmak gereklidir. Katarakt ameliyatı hastanın görüşü ve iş yapabilme yeteneği zayıflamadan yapılmalıdır.
Bütün kataraktlar aynı şekilde değildir. Katarakt genelde bütün lensin bulanıklaşması şeklinde oluşur. Bazı katarakt türlerinde ise önce bir bölümde bulanıklaşma oluşturup sonra lensin diğer bölümlerine yayılmaya başlar. Çoğu zaman kataraktın gelişmesi yıllar alırken, bazı durumlarda ise bir kaç ay gibi kısa bir sürede gerçekleşebilir. Katarakt iki gözde de aynı anda ama farklı oranda gelişebilir.

Katarakt çeşitleri…
• Nükleer katarakt: En içteki nükleusun (çekirdeğin) nokta şeklinde kesifleşmesi.
• Kortikal katarakt: Lensin dış yüzeyinin kesifleşmesi.
• Kortikonükleer katarakt: Lensin dış yüzeyi ve içteki nükleusun kesifleşmesi.
• Arka kapsül katarakt: Lensin arka kapsülüne yakın kısmının kesifleşmesi.
• Matür katarakt: Lensin tamamının kesifleşmiş hali.
• Nigra katarakt: Kataraktın olgunlaşmış en sert hali.

Katarakt hastalığı nasıl teşhis edilir?
• Görme keskinliği testi
• Gözbebeği büyütülmesi
• Biyomikroskopik muayene
Katarakt ameliyatı öncesi yapılan ölçümler (IOL Master)
Göz içine yerleştirilecek olan lensin numarası (dioptirisi) hesaplanır. Ameliyat sonrası sağlıklı görmenin sağlanması açısından çok önemlidir. Optik biometri göze dokunmadan yapılan bir ölçümdür ve uygulanışı hasta açısından çok kolaydır. Lokal anestezi yapılmaz ve bir hastadan diğerine enfeksiyon geçme riski yoktur. Dünyada her yıl milyonlarca insan katarakt ameliyatı olmaktadır. Gözde operasyon öncesi intraocular lensin(IOL) hesaplanması IOL Master(Optik Biometry) ya da A-Scan(Ultrasonic Biometry) cihazlarıyla yapılır.
Optik biometri, görüş eksenini ölçer. Yanlış ölçümler elenir. Yüksek ametrop ya da uyum yapan bir göz ölçümü çok etkilemez. Sağ göz ölçümüyle, sol gözün ölçümünün karışması gibi bir durum olamaz çünkü optik biometri hangi gözün ölçümünün yapıldığını kendisi algılar.
Ön- arka uzunluk, korneal eğim ve ön kamera derinliğinin tek cihazda ölçülmesi, zaman kazanma ve hasta rahatlığı açısından önemlidir.

X

KONTAKT LENSLER

Gözün kırma kusurlarını düzeltmek için kornea ön yüzeyine takılan özel maddelerden üretilen merceklere genel olarak “kontakt lens” denilmektedir. Bu lensler kornea ön yüzeyine yerleştirilerek, gözün kırma kusurunu optik kırıcılıkları sayesinde düzelterek daha net görmeyi sağlar.
Günümüzde, dış görünüş ve gözlük takmanın verdiği rahatsızlık kontakt lens kullanımının başlıca nedenidir. Sportif faaliyetler, yoğun çalışma temposu veya gözlük kullanmak istemeyen kişiler kontakt lens kullanmayı tercih etmektedir.
Özellikle yüksek numaralı gözlük kullananlarda, iki göz arasında yüksek numara farkı olanlarda, düzensiz ve yüksek astigmatizması olan kişilerde kontakt lens takılması, kişilerin en iyi görme kalitesini elde edebilmesi için gereklidir. Sadece bu kişiler değil, gözlük kullanmak istemeyen ve göz yapıları uygun olan herkes kontakt lens kullanabilir.

Günümüzde kişilerin ihtiyaçları ve gelişen teknoloji sayesinde bir çok kontakt lens tipi kullanıma sunulmuştur. Bir çok isim ve şekil altında olmasına karşı kontakt lensler genel olarak 4 ana başlık altında incelenebilir;

-Yumuşak Kontakt Lensler

-Gaz geçirgen Lensler

-Sert Kontakt Lensler

-Özel üretilen Kontakt Lensler

KONTAKT LENS ÇEŞİTLERİ

Yumuşak KL : Miyopi ve hipermetropilerde kullanılır. Günlük, haftalık, aylık ( kullan-at), yıllık ( konvansiyonel) formları vardır.

Yarı-Sert KL : Miyopi, hipermetropi ve astigmatizmalarda kullanılır. Ömrü yaklaşık 3 yıldır.

Torik KL : Astigmatizmalarda kullanılır. Yumuşak KL grubundadır. Kullan at ve renkli formları vardır.

Kullan at KL : Miyopi ve Hipermetropilerde kullanılır. Yumuşak lenslerdir. Ömrü 1 günden 1 aya kadar değişebilir. Renkli formları vardır.

Renkli KL : Miyopi ve hipermetropilerde estetik + optik amaçlı, kırma kusuru olmayan gözlerde ise estetik amaçlı kullanılır. Yumuşak lenslerdir. Kullan at formu vardır.

KONTAKT LENSLERİNİZDE ARAMANIZ GEREKEN ÖZELLİKLER

Gözünüze uygun olmayan kontakt lens problem çıkaracaktır. Bu nedenle hangi tür kontakt lensler olursa olsun,sadece kozmetik amaçlı dahi olsa, mutlaka doktor muayenesinden sonra alınmalıdır. Muayene sırasında gözünüze en uygun çap ve radiusta kontakt lens çeşidi belirlenecek ve Kontakt lens Merkezimde daha önce Kontakt lens tecrübeniz yoksa deneme lensi takılarak gözünüzün kontakt lense gösterdiği reaksiyon değerlendirilecektir. Kontakt lens takip çıkarma size öğretildikten sonra lensiniz anında size teslim edilecek yanında lens kabı, solüsyonu ve kullanım kılavuzu da verilecektir.

LENSLERİ SORUNSUZ KULLANABİLMEK İÇİN BİLGİLER
• Lenslerinizi göz doktorunuzun önerdiği saatler süresince kullanın.
• Gözlerinizde rahatlık hissetseniz dahi, maksimum kullanma süresini aşmayın.
• Gözlerinizin düzenli olarak göz doktoru tarafından muayene edilmesini sağlayın.
• Lenslerinizi her çıkarışta temizleyin, durulayın ve dezenfekte edin.
• Aynı solüsyonu bir seferden fazla kullanmayın. Farklı lens bakım sistemlerini art arda bir arada uygulamayın veya lens bakım sisteminizi değiştirmeyin. Yalnızca göz doktorunuzun önerdiği sistemi uygulayın.
• Lenslerinizi başkaları ile paylaşmayın.
• Aeresol ve spreyleri kesinlikle lensleriniz ile temas ettirmeyin.
• Göz kapaklarınızın iç kenar kısmına makyaj yapmayın ve göz doktorunuza önceden danışmadan damla veya göz ilaçları kullanmayın.
• Solüsyon şişesinin ucuna parmağınızla veya lensinizle dokunmayın.
• Gözleriniz rahatsız ise, lenslerinizi kullanmayın ve durum devam ediyorsa doktorunuza danışın.